Albert Einsetein sozleri

  • Birisinin atom bombası yapmasına yardım etmekten daha kötü sadece bir şey var.O da nazilere atom bombası yapmaları için yardım etmek.
  • Tanrı sözcüğü benim için insanın zaaflarının bir ifadesi ve ürünü olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor. incil de yüce bir kitap ama yine de ilkel efsanelerden oluşan bir koleksiyon ve aynı zamanda oldukça çocukca.
  • Dünyanın Kainat’taki biricik meskûn yer olduğunu farz etmek bile düpedüz cehalettir. Yetkili kişileri uçan daireler yoktur – iddiasına sürükleyen tabii bir korku veya beşeri bir kibir ve azamettir.
  • Görelilik kuramım başarıyla kanıtlanırsa Almanya benim bir Alman olduğumu iddia edecek, Fransa ise dünya vatandaşı olduğumu açıklayacaktır. Kuramım gerçek dışı çıktığında ise, Fransa bir Alman olduğumu söyleyecek, Almanya ise bir Yahudi olduğumu açıklayacaktır.
  • 3. Dünya savaşında hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama 4. Dünya savaşında taş ve sopalar olacağını biliyorum.
  • Gerçek yalnızca bir ilüzyondur, ama bitmek bilmeyen bir ilüzyon.
  • Neden beni hiç kimse anlamıyor, ama herkes beni seviyor?
  • Eğer ne yaptığımızı biliyor olsaydık, buna araştırma denmezdi öyle değil mi?
  • Gerçeği aramak onu elde etmekten daha kıymetlidir.
  • Gerçeğin bilgisi deneyle başlar, deneyle biter.
  • Akıllı ve iyi niyetli insanlara özgü bir ada olması için neler vermezdim; öyle bir yer olsa ben bile vatansever kesilirdim.
  • Bana güvenilen bir sırrı kutsal bir emanet gibi saklarım, ama sırları elimden geldiği kadar bilmemeye çalışırım.
  • Sağduyu, onsekizine kadar edindiğimiz önyargılar toplamıdır.
  • Dehanın 10’da 1’i yetenek 10’da 9’u da çalışmaktır.
  • Bu dünyada beni birkaç kişi anladı, onlar da yanlış anladı.
  • Ben atomu insanlığa hizmet etmek için buldum. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler.
  • Böyle olacağını bilseydim, bir ayakkabı tamircisi olurdum.
  • Bilim atom bombasını üretti, fakat asıl kötülük insanların beyinlerinde ve kalplerindedir.
  • Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.
  • Yanlış yapmayan insan yoktur; insanlık yanlışını kabul ve düzeltmekle olur.
  • Bir hatayı iki defa tekrar etmeyen en mükemmel insandır.
  • Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır
  • Gelecekte başarılı olacak insanlar, geçmişten çalışarak ulaşmalıdır.
  • En değerli kişiler alçakgönüllü olanlardır.
  • Coşku, zekadan daha önemlidir.
  • Mutlu olmak istiyorsan, bir amaca bağlan; insanlara ya da eşyalara değil.
  • Dünya; kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.
  • Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Biri hiçbirşeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri herşeyin mucize olduğunu düşünmek.
  • İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz.
  • Bir insanın zekası verdiği cevaplardan değil; soracağı sorulardan anlaşılır…
  • Takdir ediliyorsan değil, Taklit ediliyorsan başarmışsın demektir.
  • Sakın Sana Kötüsün Diyenlere Aldırma. Bana da Gerizekalısın Giyenler Oldu. Ve Ben Atomu Parçalayıp Ellerine Verdim.
  • Küçük mevzularda gerçeği ciddiye almayan birine, büyük mevzularda da güvenilemez.
  • İnsan savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı bir dava uğruna ölse daha iyi değil mi.
  • İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri ve inançlarıdır.
  • Her savaş insanlığın ilerlemesini engelleyen kötülük zincirine bir halka ekler.
    • İnancı dışlayan bilim topal, bilimi dışlayan din kördür.

Nazım Hikmet sözleri

  • Ne ben Sezarım, Ne de sen Brütüssün.Ne ben sana kızarım ne de zatın zahmet edip bana küssün.Artık seninle biz,düşman bile değiliz.
  • Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani, Öylece gibi de görünüyor, Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni, ve de uyarına gelirse, tepemde bir de çınar olursa, taş maş da istemez hani.
  • İki şey var ancak ölümle unutulur,anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü.
  • Gece gelen telgraf dört heceden ibaretti: vefat etti.
  • Tavşan korktuğu için kaçmaz,Kaçtığı için korkar.
  • Umuda bin kurşun sıksada ölüm, unutma! Umuda kurşun işlemez gülüm.
  • Sen yanmasan,ben yanmasam,biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.
  • Mesele esir düşmekte değil,teslim olmamakta bütün mesele.
  • Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.
  • Gökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak.
  • Düşmana inat birgün daha fazla yaşayacaksın.
  • Ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı,ya da ölüm inecek yeryüzüne.
  • sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, fakat asla umutsuzluğu değil.
  • Arkadaşlık ağaca benzer,kurudu mu bir daha yeşermez.
  • Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini.
  • Sevdiğin müddetçe ve sevebildiğin kadar, Sevdiğine her şeyini verdiğin müddetçe ve verebildiğin kadar gençsin.
  • Geliyorum dedi. Benden bile kovdum beni. Ama ne o geldi ne de kovduğum ben geldi geri. Sensizdim bir de bensiz bıraktın beni.
  • Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin. Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için.
  • Bilmezden gelişim, aptala yatışım kaybetme korkumdan değil; karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır.
  • Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, şiirler yazdın. Peki o ne yaptı ? deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta.
  • Bir gülüşün ateşiyle yakmasını biliriz ölümün önünde sigaramızı.
  • Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.
  • Ben hem kendimden bahseden şiirler yazmak istiyorum, hem bir tek insana, hem milyonlara seslenen şiirler.
  • Sen benim sarhoşluğumsun, ne ayıldım, ne ayılabilirim, ne ayılmak isterim!
  • Büyük insanlığın toprağında gölge yok,sokağında fener,penceresinde cam,ama umudu var büyük insanlığın,umutsuz yaşanmıyor.
  • Pişman değilim! Sadece dön bak arkana; ne için, nelerden vazgeçtin? Neler dururken, sen neyi seçtin.
  • Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması. Ne kötüdür ona an kadar yakın, bir asır kadar uzak olması !
  • Hoş geldin! Biz bıraktığın gibiyiz. Ustalaştık biraz daha taşı kırmakta,dostu düşmandan ayırmakta…
  • Umut binbir ayaklı, Umut Güneşte saklı. Umut edenler haklı, Umut insanın hakkı.
  • Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim? Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim.
  • Evet.. Belki umudum kalmadı geleceğimden; ama asla pişman değilim geçmişimden.
  • Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye İşte ben onlardan değilim Ben sensiz de yaşarım; Ama seninle bir başka yaşarım…
  • Anlamaya başlıyorum, inanmayı yitirmek pahasına.
  • Vicdanla birlikte, şeref ararım ben sevdiklerimde. Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim; Zaman gelir, şerefsizleri” de severim..
  • Ellerine dokunmak isterim, dokunamam arkasından camın. Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm, alacakaranlığımda oynadığım dramın.
  • İnsan ya hayrandır sana, ya düşman. Ya hiç yokmuşsun gibi unutulursun, yada bir dakika bile çıkmazsın akıldan.
  • Hapşurduğumda; çok yaşa, iyi yaşa yerine benimle yaşa deseydi keşke. Bende; sende gör değilde, emrin olur deseydim sessizce.
  • Ve sana söylemek istediğim en güzel söz: henüz söylememiş olduğum sözdür.
  • Korkma giderken ‘b’yi alıyorum, Gerisini sana bırakıyorum. Nede olsa sen bitirdin b/izi. Öyleyse sende kalmalı ‘izi’..
  • Ne acıdır insanın bildiğini anlatamaması. ‘Ben’ deyip susması, ‘Sen’ deyip ağlamaklı kalması.
  • Artık ne geri gelmeni beklerim ne de ben gelirim. Nasılsa ben bir şey kaybetmedim, sen bensizliği seçtin. Karar senin.
  • Kim bilir; masalınızın kahramanı, başka bir hikayenin figüranı olmaya gitmiştir belki de. Değer mi gitmesine, gitmezdi değmese.
  • Birgün bensizlik çalar kapını. Benli dünleri düşünür, avunursun… Sanma ki yalanlar içinde, ben gibi bir doğru bulursun …
  • Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun?
  • Benim kelime hazinem çok geniştir, derdim. Senin bir kelimene yetemedim ; Git, ne demekti sevgilim ?
  • Önemli olan zamana bırakmak değil, Zamanla bırakmamaktır.
  • Büyük bir hayal kırıklığı yaşayıp ben artık kimseyi sevemem deme! Unutma ki, en güzel çiçekler mezarlıklarda yetişir.
  • Sevmek, Sevdiğin kişiyle birlikte olmak değildir unutma! Çünkü aşk; onunla yaşamak değil, onu yaşamaktır aslında.. .
  • Pişman değilim yaşadıklarımdan, Öfkem belki de yaşayamadıklarımdan…
  • Aşk, bazen gitmekle kalmak arasında verdiğin en büyük savaştır. Sevmeyenin aklı, gerçekten sevenin kalbi kazanır bu savaşı.
  • O bensizliği göze aldysa, Ben onsuzluktan birşey kaybetmem.
  • Yürekli bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omuzuna ağır gelir!
  • İnsαn birisiyle yαşlαnmαlı, Birisi yüzünden değil!
  • Dost uğrunda ölmek kolay, fakat uğrunda ölünecek dostu bulmak zordur.

Friedrich Nietzsche sozleri

 

  1. İnsan ağaca benzer.ne kadar yükseğe ve aydınlığa çıkmak isterse,o kadar kök salar yere, aşağılara,karanlığa, derinlere kötülüğe.
  2. Gerçekten kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz
  3. İnançlar hakikat düşmanları olarak, yalanlardan daha tehlikelidir.
  4. Hoşlanmadığımız bir düşünceyi öne sürdüğü zaman bir düşünürü daha sert eleştiririz. Oysa, bizi pohpohladığında onu daha sert eleştirmek uygun olacaktır.
  5. Sahip olunması zorunlu tek şey var: Ya yaradılıştan ince bir ruhtur bu, ya da bilim ve sanatlar tarafından inceltilmiş bir ruh…
  6. Tüm idealistler, hizmet ettikleri davaların her şeyden önce dünyanın tüm öteki davalarından üstün olduğunu düşünürler. Kendi davalarının biraz olsun başarılı olması için, bu davanın tüm öteki insan girişimlerine gerekli olan aynı pis kokulu gübreye açıkca ihtiyacı olduğuna inanmak da istemezler.
  7. Bir kez yürünmüş bir yola düşenlerin sayısı çoktur, hedefe ulaşan az ..
  8. Küçücük bağışlarla büyük mutluluklar kazanmak büyüklüğün bir ayrıcalığıdır.
  9. İnsan, diğer insanlardan hiçbir şey istememeye, onlara hep vermeye alıştığı zaman, elinde olmadan soylu davranır.
  10. Acıların bölüşülmesi değil, sevinçlerin bölüşülmesidir dostluğu yaratan …
  11. Bir şeyden hoşlanmaktan söz edilir, aslında doğrusu, bu şey aracılığıyla kendinden hoşlanmaktır.
  12. Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür.
  13. Hakikatin temsilcisinin en az olduğu zaman, onu dile getirmenin tehlikeli olduğu zaman değil, can sıkıcı olduğu zamandır.
  14. Doğa bize aldırmadığından, doğanın ortasında kendimizi öyle rahat hissederiz ki …
  15. Uygarlaşmış dünya ilişkilerinde herkes, hiç değilse bir konuda kendini başkalarından üstün hisseder. Genel iyiyüreklilik buna dayanır. Çünkü, durum elverirse herkes yardım edebilir, o halde bir utanç duymaksızın bir yardımı da kabul edebilir.
  16. Yapacak çok şeyi olan insan inançlarını ve genel düşüncelerini hemen hemen hiç değiştirmeksizin korur.
  17. İnsan dilediği kadar bilgisiyle şişinip dursun, dilediği kadar nesnel görünsün, boşuna ! Sonunda her zaman ancak kendi yaşam öyküsünü elde edecektir.
  18. İnsanların tarih boyunca farkına vardıkları aşılmaz zorunluluk, bu zorunluluğun ne aşılmaz ne de zorunlu olduğudur.
  19. Bugün artık kimse ölümcül hakikatlerden ölmüyor; çok fazla panzehir var.
  20. Uygarlık tarafından yokedilme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir uygarlık çağını yaşıyoruz.
  21. Sevilmiş olma isteği kendini beğenmişliklerin en büyüğüdür.
  22. İnsanları şiddetle kendi üzerine çeken, bir oyunu her zaman kendi lehine çevirmiştir.
  23. Çok düşünen ve uygulamalı düşünen, kendi maceralarını kolayca unutur, ama başından geçenlerin çağrıştırdığı düşünceleri hiç unutmaz.
  24. Biri kendi düşüncesine bağlı kalır; çünkü ona kendi kendine ulaşmış olduğunu sanır. Öteki ise, onu zahmetle öğrendiği ve onu anlamış olmakla övündüğü için bağlıdır düşüncesine. Sonuç olarak, her ikisi de kendini beğenmişlik …
  25. İçine doldurulacak çok şey olduğu zaman, günün yüzlerce cebi vardır.
  26. Bir düşmanla savaşarak yaşayan kişinin, düşmanını hayatta bırakmakta yararı vardır.
  27. Açıklanmamış karanlık bir konu apaçık bir konudan daha önemli sanılır.
  28. Sadece karşıtları cansıkıcı olmayı sürdürdükleri için, arada bir, bir davaya bağlı kalırız.
  29. Bir insan kendini hep çok büyük işlere adadığında, onun başka bir yeteneğinin olmadığı pek görülmez.
  30. Açıkça büyük amaçlar tasarlayan ve daha sonra bu amaçlar için oldukça yetersiz olduğunu gizlice kavrayıveren kimse, çoğu zaman bu amaçlardan vazgeçecek kadar da güçlü de değildir. İşte o zaman ikiyüzlülük kaçınılmazdır.
  31. Gür ırmaklar kendileriyle birlikte bir çok çakıl ve çalı çırpıyı da sürükler; güçlü ruhlar da bir çok aptal ve mankafayı.
  32. Bir insanın gerçekten ele almış olduğu düşünce özgürlüğü ile, onun tutkuları ve hatta arzuları da gizli gizli kendi üstünlüklerini göstereceklerini sanırlar.
  33. Bir insan yoğun ve kılı kırk yararak düşündüğü zaman, sadece yüzü değil gövdesi de çekinceli bir havaya bürünür.
  34. Ruh arayanda, hiç ruh yoktur.
  35. İnsan yığınlarının davranış biçimlerini önceden kestirmek için, onların güç bir durumdan kendilerini kurtarmak için hiçbir zaman çok önemli bir çaba göstermediklerini kabul etmek gerekir.
  36. İnsan kahkahalarla güldüğü zaman, kabalığı ile tüm hayvanları geride bırakır.
  37. Eylem ve vicdan genellikle uyuşmazlar. Eylem, ağaçtan ham meyveleri toplamak isterken, vicdan onları gereğinden çok olgunlaşmaya bırakır, ta ki yere dökülüp ezilinceye kadar.
  38. Aşk ve nefret kör değillerdir; ama kendileriyle birlikte taşıdıkları ateş yüzünden kör olmuşlardır.
  39. İnsan hatasını bir başkasına itiraf ettiğinde unutur onu; ama çoğu kez öteki kişi bunu unutmaz.
  40. Alev, başka şeyleri aydınlattığı kadar aydınlatmaz kendini. Bilge de böyledir.
  41. Bir konu hakkında hazırlıksız sorguya çekildiğimizde, aklımıza gelen ilk düşünce çoğu zaman bizim kendi düşüncemiz değildir; ama bizim sınıfımıza, konumumuza ve soyumuza ait olan sıradan bir düşüncedir sadece. Öz düşünceler pek ender olarak su yüzüne çıkarlar.
  42. Bizzat kendimizde olan bir değeri övdüğü, okşadığı zaman mucizeyi de, usdışını da kabul ederiz.
  43. Yarı-bilim tam bilimden daha üstündür. O, sorunları olduklarından daha kolay görür ve bununla görüşünü daha anlaşılır, daha inandırıcı kılar.
  44. Çok düşünen partici olmaya uygun değildir; o, parti arasında düşüncesini çok çabuk sızdırır.
  45. Kötü belleğin iyi tarafı, aynı şeylerden bir çok kez, ilk kez gibi yararlanmaktır.
  46. Bir kurbanın yoldaşı o kurbandan daha çok acı çeker.
  47. Çoğu insan art niyetli olamayacak kadar kendisiyle meşguldür.
  48. Söz dinleyen, kendini duymaz
  49. İnsan dostunu düşmanından daha zor affediyor.
  50. Kendi omuzuna tırman. Başka nasıl yükselebilirsin ki!
  51. Seni seviyorsam sana ne bundan.
  52. Yükselmek için yalnız kendi gücünüzü kullanın, başkasının sizi yükseltmesine fırsat vermeyin.
  53. Sanki tüm hayatım boyunca yanlış melodiyle dans etmiş gibiyim.
  54. Tek bir şey olabilmek,tek bir şeye varabilmek için çok yerde, çok şey olmak, bu bendeki sağduyudur.
  55. Arzularımız o kadar şiddetlidir ki bazen birbirimizi parçalamak isteriz. Ama topluluk duygusu bizi durdurur. Lütfen not edin : işte bu , neredeyse ahlakın tanımıdır.

Kaynak http://www.ugureskici.com/notlar/friedrich-nietzsche-ve-sozleri.html

Kabenin yeni ortusu

Her yıl milyonlarca para kullanarak Kabenin ortusunu degistiriyorlar. VE bunu yaparken sevap yaptigini dusunuyorlar.  Allah sizin ortunuze mi muhtac. Allahdan cok Afrikadaki ac cocuklar o paraya muhtacş Yani Kabenin ortusunu degistireceginize verdiginiz parayi Afrikadaki cocuklar icin versenin  daha az mi sevap gorceksinizş yoksa dusunuyonuz ki ALlahin hosuna mi gidecek. Kendi kızıl tahtinda Afrikali cocuklar icin dua eden Papayi elestiriyonuzda kendinizi neden elestirmiyonuzş hem bu para az olsa neyse bir ortu icin 10 milyon kullanmak da ne demek.. Hem de bir ortu icin. bu sirk degilde nedir cevap verin hadi. Kabedeki putlari yiktinizda Kabenimi put yaptiniz kendinize 1375926_627772040606656_960591856_n

Kuranda mezhep

Oncelikle merhaba ben bu yaziyi uzata bilirdim ama ne kadar kisa olsa okadar iyi anlayacaginizi dusundum. Simdi Allah aklini kullanmayanlarin uzerine pislik biraktigini biliriz.  Aklini kullanmayan muslumanlari hadis mezhep ve sunnet ile vurulmuslar. Ve kendileri bile bilmeden islama en buyuk zereri onlar veriyor. Mezhep kavgalari ve ya mezhep farkliliklari yuzunden islam ulkeleri bir birine dusman kesilmis durumda. Siiler sunnileri, sunniler siileri kafir olarak goruyor. Hatta bu iki buyuk mezhep de bir cok mezheplere ayriliyor ve sonucta Islam dini bölünüyor. Mezheplerde olan farkliliklar yuzunden islam ulkeleri git gide geriye gidiyor ve sanki Allahin dinini parcalayanlari Allah lanetliyor. Bkz

EN’AM Suresi 65. Ayet De ki: “Üstünüzden veya ayaklarınızın altından size bir azap göndermeğe, yahut sizleri mezheplere bölüp birbirinizin kötülüğünü tattırmaya O’nun gücü yeter.” Bak, anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl da açıklıyoruz.
EN’AM Suresi 153. Ayet İşte bu benim dosdoğru yolumdur. Ona uyun, başka yollara uymayın; çünkü onlar, sizi O’nun yolundan ayırırlar. Bunlar, dinlersiniz diye O’nun size verdiği öğütlerdir.
EN’AM Suresi 159. Dinlerini parça parça edip hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir.
MÜMİNUN Suresi 53. Ayet Fakat, onlar islerini çesitli kitaplara ayirdilar. Her grup kendi yaninda bulunandan hosnut…
RUM Suresi 32. Ayet Onlar ki dinlerini parçaladılar ve mezhep mezhep oldular. Her parti kendine ait  larla sevinip övünmektedir.

 

Bize bu ayetler yetmez diyorsaniz yine de sorcam Ya Allahin dini celiskisiz degilmi. Allahin emri tek vahit degil mi baska formalari da yoksa var? eger gercekten hayir Allahin emri tek Allahin dini celiskisiz diyorsaniz mezhepler arasinda farklar neden ben bu siyahiyi uzata bilirdim ama en onemlilerini veriyom Bkz

 

MEZHEPLER ARASINDAKİ FARKLAR

 

KONULAR

HANEFİ

MALİKİ

ŞAFİİ

HANBELİ

1

Ölü hayvanın derisi helal midir?

Haram

Helal

Haram

Helal

2

Yılan balığı yemenin hükmü nedir?

Helal

_

_

Haram

3

Erkeğin kırmızı elbise giymesinin hükmü nedir?

Mekruh

Helal

Haram

Mekruh

4

Erkeğin sarı elbise giymesinin hükmü nedir?

Haram

Helal

Haram

Haram

5

Ud, zurna, dümbelek, boru davul çalmak nedir?

Mekruh

Helal

Helal

Haram

6

Karga eti yemenin hükmü nedir?

Haram

Helal

Haram

Haram

7

At eti yemenin hükmü nedir?

Haram

Helal

_

_

8

Midye yemenin hükmü nedir?

Haram

Helal

_

_

9

İstiridye yemenin hükmü nedir?

Haram

Helal

_

_

10

Kırlangıç eti yemenin hükmü nedir?

Helal

Helal

Haram

Haram

11

Kartal eti yemenin hükmü nedir?

Haram

Helal

Haram

Haram

12

İlk iki rekatta Fatiha okumanın hükmü nedir?

Vacip

Farz

Farz

Farz

13

Rüku ve secdelerde tesbih etmek nedir?

Sünnet

_

Sünnet

Vacip

14

İlk iki rekatta Fatiha’dan sonra sure okumak nedir?

Vacip

Mübah

Sünnet

Sünnet

15

Vitir namazının hükmü nedir?

Vacip

Sünnet

Sünnet

Sünnet

16

Tüysüz bir delikanlıya değen erkeğin abdesti bozulur mu?

Hayır

Evet

Hayır

Hayır

17

Namazda selam almak abdesti bozar mı?

Evet

Hayır

_

_

18

Namaz kılan kimsenin önünden geçilmesinin haram olduğu mesafe ne kadardır?

40 kulaç

1 kulaç

3 kulaç

3 kulaç

19

Namaz içinde unutarak konuşmak namazı bozar mı?

Evet

Hayır

Hayır

Evet

20

Namazda “ah” ve “of” demek namazı bozar mı?

Evet

Hayır

Evet

Evet

21

Abdestin farzları kaçtır?

4

7

6

7

22

Abdesti belli bir sıra ile almak farz mıdır?

Hayır

Hayır

Evet

Evet

 

23

Abdesti ara vermeksizin almak farz mıdır?

Hayır

Evet

Hayır

Evet

24

Abdestin sünnetlerinin sayısı kaçtır?

18

8

30

20

25

Misvak kullanmak sünnet midir?

Evet

Hayır

Evet

Evet

26

Abdestte ellerin, yüzün ve kolların üçer kere yıkanması sünnet midir?

Evet

Hayır

Evet

Evet

27

Abdestte kulaklar kaç defa mesh edilmelidir?

1

1

3

1

28

Abdesti bozan şeylerin sayısı kaçtır?

12

3

5

8

29

Cinsel organına dokunmak abdesti bozar mı?

Hayır

Evet

Evet

Evet

30

Namazda kahkaha ile gülmek abdesti bozar mı?

Evet

Hayır

Hayır

Hayır

31

Deve eti yemek ve cenazeyi yıkamak abdesti bozar mı?

Hayır

Hayır

Hayır

Evet

32

Abdest şüphe ile bozulur mu?

Hayır

Hayır

Hayır

Evet

33

Kan akması abdesti bozar mı?

Evet

Hayır

Hayır

Hayır

34

Delikli meshin üzerinden mesh etmek caiz midir?

Evet

Evet

Hayır

Hayır

35

Gusül abdesti almayı gerektiren sebeplerin sayısı kaçtır?

7

4

5

6

 

36

Gusül abdestinin farzları kaç tanedir?

11

5

3

37

Umursamazlıktan veya tembellikten dolayı namaz kılmayanın hükmü nedir?

Hapsedilir, kanatılana kadar dövülür, öldürülür

Tövbe etmezse öldürülür

Üç gün içinde tövbe etmezse öldürülür

Üç gün içinde tövbe etmezse öldürülür

38

Ezanın sözleri peşpeşe okunmasa da geçerli olur mu?

Evet

Evet

Hayır

Hayır

39

Namazı bitirirken selam vermenin farz olduğu miktar nedir?

Farz değildir

1 tarafa vermek farzdır

1 tarafa
Vermek
farzdır

2 tarafa vermek farzdır

40

Erkeğin avret yeri neresidir?

Göbeği ile diz kapağı arası

Ön ve arka uzuvları

Göbeği ile diz kapağı arası

Göbeği ile diz kapağı arası

41

Ölüyü yıkarken ağzına ve burnuna su vermek gerekir mi?

Hayır

Evet

Evet

Hayır

42

Cenaze namazı, namaz kılmanın yasak olduğu kaç vakitte kılınmaz?

5

3

Her vakitte kılınabilir

3

43

Ölü, gömülmek için öldüğü yerden başka bir yere nakledilebilir mi?

Evet

Evet

Hayır

Hayır

44

Ramazan orucu için her gün ayrı ayrı niyet etmek şart mıdır?

Evet

Hayır

Evet

Evet

45

Kan aldırmak orucu bozar mı?

Hayır

Hayır

Hayır

Evet

46

Erkek ve kadının ziynet eşyalarından zekat vermeleri farz mıdır?

Evet

Hayır

Hayır

Hayır

47

Kâğıt paradan zekat vermek farz mıdır?

Evet

Evet

Evet

Hayır

49

Topraktan çıkan her şey için zekat vermek farz mıdır?

Evet

Hayır

Hayır

Hayır

50

Balın zekatını vermek farz mıdır?

Evet

Hayır

Hayır

Evet

51

Kiralanan veya emanet alınıp ekilen toprağın zekatını vermek farz mıdır?

Hayır

Evet

Evet

Evet

52

Zeytinin zekatını vermek gerekli midir?

Evet

Evet

Hayır

Evet

53

Yem ile beslenen ve çalıştırılan hayvanlardan zekat vermek farz mıdır?

Hayır

Evet

Hayır

Hayır

54

Koyun ile keçi kaç yaşlarında olursa zekatı farzdır?

Koyun 1
Keçi 1

Koyun 1
Keçi 1

Koyun1Keçi 2

Koyun 1/2
Keçi 2

55

Kadın yanında kocası olmadan hacca gidebilir mi?

Hayır

Evet

Evet

Hayır

56

Acizlik veya zaruret yüzünden hacca gidemeyen kişinin kendi yerine başkasını göndermesi caiz midir?

Evet

Hayır

Evet

Evet

57

Haccın şartı kaç tanedir?

2

4

5

4

58

Şeytan taşlarken atılan taşın cemreye düşmemesi caiz midir?

Evet

Hayır

Hayır

Hayır

59

İpeğin üzerine oturmak, yaslanmak, yastık olarak kullanmak, duvar örtüsü yapmak haram mıdır?

Hayır

Evet

Evet

Evet

60

Erkek çocuğa ipek giydirmek caiz midir?

Hayır

Hayır

Evet

Evet

61

Gümüş ile süslenmiş kaptan su içmek ya da abdest almak caiz midir?

Evet

Hayır

Hayır

Hayır

62

Sakalı kesmek haram mıdır?

Evet

Evet

Hayır

Evet

63

Tavla oynamak haram mıdır?

Hayır

Evet

Evet

Evet

64

Satranç oynamak haram mıdır?

Evet

Evet

Hayır

Evet

65

Cinsi tecavüzde bulunulan hayvanın hükmü nedir?

Öldürülür, eti yenmez

Öldürül mez, eti yenebilir

Öldürülmez, eti yenebilir

Öldürülmesi gerekir

66

Şarap ve diğer sarhoş edici maddelerin içilmesinin cezası kaç değnektir?

80

80

40

80

67

Dinden döndüğü için öldürülen bir kişinin malı mirasçılarına verilebilir mi?

Evet

Hayır

Hayır

Hayır

68

Dinden dönen kadın öldürülür mü?

Hayır

Evet

Evet

Evet

69

Bir kadının hakimlik yapması caiz midir?

Evet

Hayır

Hayır

Hayır

70

Köpek necis bir hayvan mıdır?

Hayır

Hayır

Evet

Evet

http://www.kurandakidin.com/?page_id=234

Yukaridaki siyahiyi lutfen sona kadar okuyunuz. siyahiya gore onceden http://www.kurandakidin.com sitesine tesekkur ederim. Simdi yazima devam edeyim. Bu mezhepler kendileri ile celismek bir kenara Kuranla bile celisiyor. DİNDE ZORLAMA YOK- Bu Allahin kesin emri. hic bir sekilde degistirilemez. Amma Allahin emrini bir kenara birakip kendi emirlerini İslami emri gibi verenlere ne yapalim.Simdi dinden cikan kadinin öldürülmesinin farz oldugu 3 mezhepte kabul edilmiş, namaz kılmayanın öldürüleceğini söyleyen üç mezhep ile dövüleceğini söyleyen bir mezheb var iken bu mezheplerin hepsinin hak oldugunu soylemey kimin cesareti yeter. Allahin hukmu tekdir degismezdir Peki ya Allahin emrinden baska hukum edenlere ne demeli. cevap yine Kuranda Hüküm Allah’ındır. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. (5-Maide Suresi 44, 45, 47, 50)

Mezhep taklitçiliğinin dine verdiği zararları Yaşar Nuri Öztürk “Kuran’daki İslam” kitabında şu şekilde açıklamaktadır: “Allah adına yalan uydurmanın bir yolu da mezhepleri din haline getirmek olmuştur. Mezhepler birer din, mezhep imamları tenkit üstü birer Peygamber haline getirilince, İslam adıyla ortaya konan karışımın kaçta kaçının Allah’a, kaçta kaçının şuna buna ait olduğunu belirlemek, halk kitleleri için imkan dışına çıkar ve bu durum din adı altında bir kaosu insanlığın başına musallat eder. Aradan yüzlerce yıl geçmesine, insanlık boyut değiştirmiş olmasına rağmen hiç kimse bu eskimiş ve bir kısmı komedi haline gelmiş yorumlara dokunamaz. İşte zulüm ve Allah’a iftira budur. Bu zulüm yüzündendir ki gerçek İslam bilginleri, samimi din görevlileri Allah’ın saf ve berrak Kuran dinini yüzyılımızın insanına olduğu gibi anlatmaya kalktıklarında sadece zorluklarla değil engeller, iftiralar ve suçlamalarla karşılaşabilmektedirler. Çare, Kuran’a gidişimizi engelleyen bütün putları, patentlerine bakmadan devirmek ve hükmü yalnız ve yalnız Allah’a bırakmaktır. Buna karşı çıkanlar, görünüşte dini kabul ettiklerini söyleseler de inkarcıdırlar. Çünkü ak ve berrak din yalnız Allah’ın tekelindedir (39-Zümer Suresi 3). Ve bu tekelden rahatsız olup Allah’ın hüküm yetkisine şu veya bu şekilde karışanlar, Allah’a karşı gelmiş olurlar.”

 

Bakiniz bu kadar onemli konularda bile anlasamayan mezhep alimleri İslami hangi duruma soktuklarindan haberi varmi. Ya sade vatandas ne yapa bilir bu kadar celiski varsa hangi mezhepe uymalidir. Tabi ki Sadece Allaha inanip ve guvenip Kurana ve icindeki resule uymalidir. Guclu bir sorgulama yaparsa halis katkisiz dinin sadece Allaha ait oldugunu bilir ve tum mezhepleri redd ederek musluman gibi Allahin emr etdigi gibi yasar.

Simdi İslam mezheplerinin hristiyan mezheplerinden ne farki var ayni iste  Allahin dinini parcaliyorlar bölüyorlar ve Allah da onlarin cezalarini vercek

Enam 159Dinlerini parça parça edip hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir. 

Son olarak yazimi Kurandan bir tavsiye olarak sonlandirmak istiyorum. Yazinin geneli bana aittir ama bazi desteklerine gore bir daha http://www.kurandakidin.com sitesine tesekkur ederim. Allah razi olsun

Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın, fırkalara bölünüp ayrılmayın.

3Ali İmran Suresi 103

 

Ay yarılmadı

Saat Yaklaştı, Ay Yarıldı
Saat yaklaştı, Ay yarıldı. Her ne zaman bir işa-ret (ve/veya mucize) görseler yüz çevirip ‘Bu, süregelen bir sihirdir’ derler. (54:1,2)
Dünyanın sonunun yaklaştığını bildiren alametlerden birisi de “ayın yarılması” olayıdır. Kuran, gelecek zaman ile ilgili haberleri genellikle geçmiş zaman kipi ile bildirir. Gelecekte olayın mutlaka olacağını ve o olaya Allah’ın ta-nık olduğunu vurgulayan bu anlatım biçiminin bir çok örneği mevcut: 39:68; 75:8,9; 25:30; 7:44-48; 6:128; 20:125,126; 23:112-114
Kuran’ın dilinden habersiz hikayeciler, Ay’ın yarılma-sını geçmişte gerçekleşen bir mucize olarak takdim etmiş-lerdir. Kuran İsa’nın, Musa’nın bir çok mucizesinden söz etmesine rağmen Muhammed’e verilen mucizenin sadece Kuran olduğu belirtir. (29:51) Peygamberleri üstünlük ya-rışına sokan zihniyet, Muhammed peygamberin en üstün olduğunu kanıtlamak amacıyla, Hicri 2. ve 3. yüzyıllarda mucizeler uydurmak için seferber oldu. Kuran’da anlatı-lan elçilere ait mucizelerin birer kopyasını Muhammed’e yakıştırdıkları gibi yepyeni mucizeler de icad ettiler. Vü-cudu nurdan yaratıldığı için gölgesinin yere düşmeme-sinden, göğe bedeniyle yükselmesinden terinin misk gibi kokmasına kadar… Sünnetli olarak doğmasından, otuz er-keğin cinsel gücüne sahip oluşuna kadar… Sol eliyle ye-

mek yiyen bir adamı bedduayla kötürüm etmesinden, parmağıyla işaret ederek Ay’ı yarmasına kadar…
Ay’ın yarılma mucizesini uyduranlar çelişkili rivayet-lerle yalanlarını açığa vurmuşlardır. “Buhari” adındaki hadis kitabında Ay’ın yarılması ile ilgili iki farklı rivayet mevcut olup, birisi Mekke’de diğeri de Mina’da vukubul-duğunu anlatır. Başka bir hadis kitabı ise Ayın yarısının dünya üzerine düştüğünü ve sonradan Ali b. Ebi Talib’in avlusunda bulunduğunu rivayet eder.
Bu rivayetler şimdi modern rivayetlerle destekleniyor. Nitekim, uydurma rivayetlere alışkanlık kazananlar, ast-ronotların Ay’daki yarığın izlerini gördüğünü ve hatta Ay’a ilk ayak basan astronotun Ay’da ezan sesini işittikten sonra Müslüman olduğunu uydurdular. Peygamberin parmağını uzatması sonucu ay’ın iki kere yarıldığını iddia edenler, Arabistan yarımadası dahil, dünyanın hiçbir ye-rinde bu olayın neden farkedilmediği sorusuna tutarlı bir cevap verememektedir.
Fikri Yavuz, eski müfessirlerin 54:1,2 ayetine yakıştır-dıkları yorumu parantezlerle mealine sokmuştur:
Kıyamet yaklaştı. Kamer (ay ikiye) bölündü. (Kafirlerin, Hz. Peygamberden bir mucize iste-meleri üzerine Ay’ın ikiye bölünme hadisesi olmuştur.) Hala bir mucize görseler, yüz çevi-rip şöyle derler: ‘Bu devam edegelen kuvvetli bir sihirdir.’
Ayet-i Kerimeyi incelerseniz ayın yarılmasının bir saat alameti olduğunu göreceksiniz. Ayet, “Muhammed par-mağını uzattı ve ay yarıldı” demiyor.
Ayın yarılması olayı bizim kuşağın tanık olduğu bir alamettir. Matematiksel kodu 1974 yılında ortaya çıkaran araştırmanın ilk basamağını oluşturan verilerin topraktan

mamul dabbeye yüklenmesi 1969 yılında başladı. 1969 yı-lında “ayın yarılması” olayına da tanık olduk. 21 Temmuz 1969 ‘da ay’a ilk ayak basan insanlar ay toprağını yardılar ve kilolarca toprağı dünyaya getirdiler.
Ayette geçen “inşakka” fiilini, geleneksel öğretinin etki-siyle “ikiye bölündü” biçiminde anlamaya eğilimliyiz. Halbuki “şakka” fiili, Türkçedeki “yarılmak” fiilinin karşı-lığıdır. Yarılma fiili, ikiye bölünme biçiminde olabileceği gibi, “ayağım yürümekten yarıldı” cümlesinde anlatılan biçimde de olabilir. Nitekim Kuran-ı Kerim bu kelimeyi açıklar:
Suyu akıttıkça akıttık. Sonra yeri de yardıkça yardık. (80:25,26)
Yağmurun yağması sonucu toprağın hafifçe yarılması-nı “şakka” fiili ile anlatan bu ayetleri dikkate aldığımızda ay toprağının insanlar tarafından yarılmasının rahatlıkla “inşakka=yarıldı” kelimesiyle ifade edilebileceğini anlarız. Nitekim Arapçada tarlanın sürülmesi aynı fiille ifade edi-lir.
Kamer suresinin 2. ayeti ilginçtir. Alametleri ve muci-zeleri gördükleri halde bunu inkar eden, bunları bir yalan ve göz boyama olarak niteleyen tipleri eleştirir. 54:2 ayeti, 1969’da insanların aya giderek ay toprağını dünyaya ge-tirmesini Kuran’ın haber vermiş olmasını hazmedemeyen inkarcıların tutumlarını tasvir etmekle kalmayıp aynı yıl kompütere kaydı başlayan 19 kodlu matematiksel muci-zeyi göz boyama olarak tanımlayan kişileri de tasvir eder. “Ayet” kelimesinin hem alamet ve hem de mucize anlamı-na gelmesi bu her iki yönlü anlamı mümkün kılar.

Kaynak Edip Yuksel Turkce Kuran cevirirlerindeki hatalar kitap

Kuranda dünyanın düz oldugu yazilmamis

Dünya Yuvarlaktır
Bundan sonra, yeri yumurta biçimine soktu. (79:30)
Yeryüzünün yumurta gibi yuvarlak olduğu Kuran’ın vahyinden yüzyıllar sonra kanıtlandı. Eski Müfessirler dünyanın düz olduğunu zannettiği için, “yumurta biçimi-ne soktu” anlamına gelen “DaHHA” kelimesini “düzenle-di, döşedi” biçiminde yorumladılar.
Bu geleneksel yorumun etkisinde kalan çağdaş meal yazarları da bu yorumları aynen kopya etmekte. Örneğin beş kişilik bir heyet tarafından hazırlanan ve Hikmet Neş-riyat tarafından yayımlanan meal, sözkonusu ayeti şöyle tercüme ediyor:
Bundan sonra yeryüzünü düzgün bir şekle sok-tu.
Kuzey Afrika’da Arapça konuşan halkın arasında hala yumurta için kullandığı “dahhy” ve kuluçka için kullandı-ğı “medhhy” kelimelerinin kökü “DHHY” dir. Bu kökten türeyen bir fiil olan “dahha” kelimesini burada “döşedi, düzeltti” biçiminde çevirmek, Kuran’ın ilahi kaynağına kuşku çamurları sıçratmaktır.
Eski Kuran yorumcuları, Dünyanın yumurta biçimine sokulmasını o günkü bilgileriyle kavrayamadıkları için dahha (yumurta) kelimesinden medhha (kuluçka)nın kas-tedilmiş olması gerektiğini ileri sürmüşler ve “yumurta bi-

çimine soktu” ifadesinin, “kuluçka gibi düzenledi” anla-mına gelen bir kinaye olduğunu kabul etmişlerdir.
Geçmiş müfessirler bu konuda mazur görülebilir; ama artık ilkokul çocuklarının bile dünyanın düz olmadığını bildikleri bir çağda yaşayan meal yazarlarının geçmiş mü-fessirlerin zorlamalı yorumlarını kritik etmeden kopya etmeleri küçümsenmeyecek bir hatadır.
Üzerinde yaşadığımız gezegen, yakın planda düzgün değil, dağlar, ovalar ve vadilerle engebelidir. Uzak planda ise devekuşu yumurtası gibi elipsoittir. Hangi açıdan ba-karsanız bakınız, yerküreye yakıştıramayacağımız bir ni-telik olan “düzgün” kelimesi, bazı meallerde neden hala yer alır?
Halbuki 39:5 ayeti dünyamızın yuvarlak olduğunu çok net bir biçimde anlatır:
Gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine yuvarlıyor, gündüzü de gecenin üzeri-ne yuvarlıyor. Güneşi ve ayı buyruğu altına al-dı. Hepsi (dünya, güneş ve ay) belli bir süreye kadar akıp gider. İyi bil ki O Azizdir, çok bağış-layandır. (39:5)
Ayette geçen “yuKaViRu” kelimesi, yuvarlamak, sar-mak, dolamak anlamına gelir. Nitekim, küre kelimesi aynı kökten türemedir.
79:30 ayetini, Süleyman Ateş’in meali aslına uygun ola-rak çevirmiştir:
Bundan sonra da yeri yuvarlattı. (79:30)

Kaynak Edip Yuksel Türkce Kuran Cevirilerindeki hatalar kitap

Hamr= sarhos eden maddeler

İnananlar, sarhoş edici maddeler, kumar, dikili taşlar, şans okları; şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. (5:90)
“Hamr” kelimesi, Türkçe meallerde “şarap” veya “içki” diye dilimize çevrilmekte.
Hamr, örtmek anlamına gelen fiilden türemiş bir isim olup “örten” anlamına gelir. Nitekim Kuran’da kadınların örtüsü için aynı fiilden türeyen bir isim olan “humur” ke-limesi kullanılır. (24:31) Aklı örten, sarhoş eden her şeye “hamr” adı verilir. Kuran’ın vahyedildiği dönemdeki Arapların geleneksel içkisi şarap olduğu için “örten” an-lamına gelen hamr kelimesini ayrıca şarap için kullanmış-lardır.
Esrardan eroine, biradan votkaya kadar sarhoş edici herşeyi ifade eden bir kelimeyi sadece şarap ismiyle sınır-lamak yanlış bir değerlendirmedir. Nitekim bu yanlış de-ğerlendirmenin sonucu olarak Anadolu’da, halkın arasın-da şarabın dışındaki içkiler pek günah sayılmıyor.
Bazı meallerde “hamr” kelimesi daha genel bir ifade olan “içki” ile tercüme edilmiştir. Nisbeten daha doğru olan bu tercümeler de kelimenin anlamını tam olarak yan-sıtmıyor. Zira esrar, kokain gibi sinir sistemini etkileyen maddeler, hamr oldukları halde içki kelimesinin içeriğine girmezler.

Kaynak: Dr. Edip Yuksel Turkce Kuran cevirilerindeki hatalar kitabi

Kuranda el kesmek

Kuran’da el kesmeden ne anlamalıyız?

20 Eylül 2013, 22:51

Kuran’da el kesmeden ne anlamalıyız?

 

Erkek hırsızın ve kadın hırsızın; o ikisinin ellerini, yaptıklarına karşılık kesin. Bu Allah’ın öngördüğü bir caydırma yöntemidir. Allah Güçlüdür, Bilgedir (Maide 5:38)

 

Maide 5:38’de geçen; “erkek ve kadın hırsızın, o ikisinin ellerini kesin” emrinde, el olarak çevirilen kelime (أيد) eyd’dir. Eyd sözcüğü ile ilgili iki ihtimal vardır:

 

1) Bu sözcük (أيَدَ) eyede filinden tekil mastar ve isim olabilir. Tekil olduğu ve eyede fiilinden geldiği kabul edilirse, kuvvet, güç anlamına gelir. Kuran’da bu şekilde kullanımına dair şu örnekler vardır:

 

Sen onların söylediklerine karşı sabret ve Bizim güç (eyd) sahibi kulumuz Davud’u hatırla; çünkü o yönelen biriydi. (Sad 38:17)

 

Güç ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da hatırla. (Sad 38:45)

 

Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz genişleticiyiz. (Zariyat 51:47)

 

2) Bu sözcük yed (el) sözcüğünün çoğulu olabilir. Bu durumda sözcük, “eller” anlamını ifade eder. Ancak burada Arapça’daki çoğul kuralını bilmemiz gerekir. Arapçada tekillik, ikilik ve çoğulluk vardır. Eller Türkçede iki ve daha fazla el olarak anlaşılsa bile, Arapça’da üç ve daha fazla el anlaşılır.yed : bir elyedeyn : iki eleydi : eller / üç ve daha fazla elBir insanın ikiden fazla eli olmadığına göre, burada geçen elin mecaz anlamında kullanıldığı ve bunun da “güç / kuvvet” anlamına geldiği kesindir. Burada iki itiraz yapılabilir.

 

I) Kuran’da “yed / el” kelimesi kuvvet/güç anlamında mecaz olarak kullanılmış mıdır?Evet, Kuran’da pek çok yerde “el”, güç/kuvvet anlamında kullanılmıştır. Hatta, kullanılan pek çok yerde mecaz kastedilmiş, çok az yerde gerçek anlamda “el” kullanılmıştır. Yine Maide suresinden iki örnek verelim:

 

Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Hani bir topluluk size ellerini uzatmağa yeltenmişti de onların ellerini sizden çekmişti. Allah’ı dinleyin. İnananlar Allah’a güvensin. (Maide 5:11)

 

Yahudiler “Allah’ın eli bağlı” dediler. Aslında elleri bağlı olanlar kendileri. Halbuki O’nun iki eli de açık olup dilediği gibi harcamakta… (Maide 5:64)

 

Olaya bir de kesmek açısından yaklaşalım: Ayette geçen ve Türkçeye “kesmek” olarak çevrilen kelime, (قطع) -KaTaA’dır. Bu kelime “kesmek” anlamına gelse de, Kuran’da çoğu zaman fiziksel kesmek anlamında kullanılmaz. KaTaA, Kuran’da 18 yerde daha geçmektedir ve 17 yerde mecaz olarak kullanılmıştır. Sadece bir yerde gerçek kesme anlamında kullanılmış olabilir.

 

Allah’ın birleştirilmesini emrettiğini keserler (Bakara 2:27)inkar edenlerin bir kısmını keser (Al-i İmran 3:137)zulmeden topluluğun ardı böyle kesilir (Enam 6:45)o kimselerin ardını kestik (Araf 7:72)ve kafirlerin arkasını kesiyor (Enfal 8:7)kestikleri (aştıkları) her vadi (Tevbe 9:121)yüzleri geceden bir kesim (gibi) karanlık (Yunus 10:27)gecenin bir kesiminde (Hud 11:81)toprak kesimleri (parçaları) (Rad 13:4)Allah’ın birleştirilmesini emrettiğini keserler (Rad 13:25)gecenin bir kesiminde (Hicr 15:65)sabaha çıkanların (nesli) kesilecek (Hicr 15:66)göğe uzattığı vesileyi kessin (Hacc 22:15)emri kesmek (Neml 27:32)yolları kesiyor (Ankebut 29:29)(cennet nimetleri) kesilmezler (Vakıa 56:33)Sonra O’ndan vahyi keserdik (Hakka 69:46)

 

Hurma ağacından kestiniz (Haşr 59:5) – Sadece bu ayette KaTaA gerçek kesme anlamında kullanılmış olabilir. Veya ağaçları geçmek, aşmak anlamında da kullanılmış olabilir.

 

Yüz tane yüzücü yüzme yarışı için hazırlanırken, yarış açılışı için düzenlenen törende kurban kesildi. Kesilen kurbanın derisi yüzülürken yüzücülerin yüzleri asıldı.

 

Bakın burada “yüz” kelimesi kaç farklı anlamda kullanıldı, anlamada sorun yaşadınız mı?

 

Bunun gibi “eyd” eşanamlı bir kelimedir.

 

1. anlamı: “Güç” demektir. Ayette “eyd” geçen yere “güç” ibaresini koyun, anlaşılmayan bir nokta yok.

 

2. anlamı: Eller demektir, ayete “eyd” yerine “eller” kelimesini koyun, Arapça’da çoğul 3’ten başladığı için (2 el farklı ifade edilir) bu kelimeyi güç değil de, “eller” olarak anladığınız durumda bile; mecburen mecaz anlarsınız. Çünkü bir insanın 3 tane eli olmaz. Yine anlaşılmayan bir nokta yok.

 

O halde Allah “eşanlamlı” olan bu kelimeyi öyle bir şekilde kullanmıştır ki, hangi anlamı seçerseniz seçin, sonuç değişmemektedir.

 

Bu durumda benim yaptığım yorumlara göre, Kuran’ın “mübin” oluşuna herhangi bir “halel” gelmemektedir.

 

——

 

Gelelim “kesme” olan KaTaA fiiline.

 

Bu fiil kuranda iki şekilde geçer, KaTTaA şeklinde geçince (şeddeli) gerçek kesme anlamında, KaTaA şeklinde geçince fiziksel olmayan kesme şekilde kullanılmıştır (geçtiği 17 yeri de verdik, bakabilirsiniz)

 

Burada da problem yok. KaTaA toplam 19 yerde geçiyor, bunlardan biri bu ayet, diğer 17’sinde fiziksel kesme olmadığı açık, birinde bir ihtimal gerçek kesme olabilir (ki bizce değil) o zaman neden burada “gerçek kesme” olsun ki?

 

O halde Allah, fiziksel kesme ile fiziksel olmayan kesmeyi iki farklı kelime ile ifade etmişken, mecaz kullanan ben mi oluyorum yoksa KaTaA’ya diğer ayetlerde geçmeyen “fiziksel kesme” anlamı yükleyen kişiler mi?

 

Kuran’ı “tedebbür” eden, yani üzerinde kafa yoran herkes yaptığım yorumun (kabul etmese bile) sağlam delilleri olduğunu ve böyle anlaşılmasının çok daha mümkün olduğunu görebilir.

 

Kuran “mübin”dir, ve iddiam şu: Şayet elimizde Rasulullah’ın hırsızlık yapanların elini kestiğine dair rivayetler olmasaydı, bu ayeti okuyan hiç bir (Arapça bilen) insan, bu ayetten gerçek anlamda “el kesme”yi anlamazdı.

 

Son delil ile de konu daha da netlik kazanacaktır. Allah zina edenlerin cezasını sırtlarına hafif bir vuruşla yapılacak 100 vuruş olarak belirlemiştir. İşin ilginci bu cezayı uygularken bizi acıma duygumuzun engellememesini istiyor ve bizi uyarıyor.

 

Nûr 2 :Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz celde vurunuz. ALLAH’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, onlara olan acıma duygunuz ALLAH’ın yasasını uygulamakta size engel olmamalı. İnananlardan bir grup onların cezalandırılma işlemine tanık olsun.

 

Hırsızların ellerini koparıp atın derken bize bir acıma duygusu gelmeyecek sanırım, bir uyarı yok. Bu ayrıntı hırsızın elini koparıp atmak olarak anlaşılamasının da önünü kesmektedir. Artık bu cezayı bu kadar delile rağmen bir Müslümana yakıştırabilirsek Allah’tan korkmalıyız.

 

 

Kuranda çoğunluk

Kur’an’da çoğunluk:

  • MAİDE Suresi 49. Ayet

    Aralarında Allah’ın indirdiği ile hüküm vermelisin. Onların keyfine uyma. Allah’ın sana indirdiklerinin bir kısmından sakın seni şaşırtmasınlar. Yüz çevirirlerse, demek ki Allah bazı günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. Gerçekten insanların çoğu yoldan çıkmıştır.

  • HUD Suresi 40. Ayet

    Nihayet emrimiz gelip de gök kaynayıp taşınca, kendisine dedik ki: “Her türden birer çifti, daha önce mahkum edilmiş olanlar hariç, çoluk çocuğunu ve inananları ona yükle.” Kendisiyle birlikte inanmış olanlar zaten bir kaç kişiydi.

  • MAİDE Suresi 64. Ayet

    Yahudiler “Allah’ın eli bağlı,” dedi. Aslında elleri bağlı olanlar kendileri… Söylediklerinden ötürü lanetlendiler. Halbuki O’nun iki eli de açık olup dilediği gibi harcamakta. Rabbinden sana indirilenler çoğunun azgınlığını ve inkarını arttıracak. Diriliş Gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için ateş yaksalar Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuk yapmak için dolaşırlar. Allah ise bozguncuları sevmez.

  • YUSUF Suresi 103. Ayet

    Ne kadar istesen de halkın çoğunluğu inanmıyacaktır.

  • YUSUF Suresi 106. Ayet

    Onların da çoğu, ortak koşmadan Allah’a inanmaz.

  • İSRA Suresi 89. Ayet

    Biz bu Kuran’da her türlü örneği verdik, ne var ki halkın çoğunluğu inkarda direniyor.

  • SAD Suresi 24. Ayet

    Dedi ki, “Senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana haksızlık etmiştir. Doğrusu, ortakçıların çoğu bir birinin hakkına el uzatır. İnanıp erdemli davrananlar bunun dışındadır, onlar ise sayıca ne kadar azdır!” Davud, kendisini sınadığımızı sanarak bağışlanma diledi, eğildi ve tevbe etti.

  • MERYEM Suresi 73. Ayet

    Kendilerine ayetlerimiz apaçık olarak okunduğu zaman inkar edenler inananlara, “Hangimiz daha gönençli ve hangimiz sayısal üstünlüğe sahiptir,” derler.

  • YUNUS Suresi 83. Ayet

    Firavun ve erkanının işkence ve baskısından korktukları içinMusa’ya, halkından ancak birkaç kişi inandı. Firavun, yeryüzünde haddi çok aşan bir tiran idi.

  • ŞUARA Suresi 53. Ayet

    Firavun, kentlere kitle propagandacıları gönderdi:

  • ŞUARA Suresi 54. Ayet

    “Bunlar küçük bir çetedir.”

  • ŞUARA Suresi 55. Ayet

    “Bize karşı öfkeyle ayaklanmaktadırlar.”

  • ŞUARA Suresi 56. Ayet

    “Biz ise çoğunluk olarak alarmda olmalıyız.”

  • FURKAN Suresi 50. Ayet

    Öğüt almaları için onu aralarında dağıtıp çevirdik. Ne var ki insanların çoğunluğu nankörlükte diretmektedir.

  • RUM Suresi 8. Ayet

    Kendi kendilerine hiç düşünmediler mi ki Allah gökleri, yeri ve aralarındakileri bir amaç için ve belli bir süre için yaratmıştır. Buna rağmen, insanların çoğunluğu Rab’leriyle karşılaşmayı inkar etmektedirler.

  • ZÜHRUF Suresi 78. Ayet

    Size gerçeği getirdik; ancak çoğunuz gerçekten hoşlanmıyorsunuz.

  • HADİD Suresi 16. Ayet

    İnananlar için Allah’ın mesajına ve inen gerçeğe gönüllerini açmanın vakti gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilmiş olanlar gibi olmasınlar; onların üzerinden uzun zaman geçince kalpleri katılaşmıştı. Onların çoğunluğu yoldan çıkmış kimselerdir.

  • ZARİYAT Suresi 35. Ayet

    Sonra, orada inananlardan kim varsa çıkardık.

  • ZARİYAT Suresi 36. Ayet

    Zaten orada bir evin dışında hiç bir müslüman bulmadık.

  • HUD Suresi 27. Ayet

    Halkından inkar eden ileri gelenler, “Seni sadece bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz ve aramızdaki sığ görüşlü ayak takımının dışında kimsenin seni izlemediğini görüyoruz. Sizin bizden herhangi bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Tersine, biz sizinyalancı olduğunuzu sanıyoruz,” dediler.

  • BAKARA Suresi 100. Ayet

    Her ne zaman bir anlaşma yaptılarsa onlardan bir grup onu bozup atmadı mı? Zaten onların çoğu inanmaz.

  • BAKARA Suresi 243. Ayet

    Sayıları binlerce olduğu halde ölüm korkusuyla yurtlarını terk edenler dikkatini çekti mi? Allah onlara “Ölün,” dedi de sonra onları diriltti. Allah insanlara lütuf sahibidir; ancak insanların çoğu şükretmez.

  • AL-İ İMRAN Suresi 110. Ayet

    Siz, halk için çıkarılmış en iyi topluluksunuz. İyiliği öğütler, kötülükten sakındırır ve Allah’a inanırsınız. Kitap halkı inansaydı kendileri için iyi olurdu. İçlerinde inananlar olmakla birlikte çoğunluğu yoldan çıkmıştır.

  • MAİDE Suresi 32. Ayet

    Bunun için İsrail oğullarına şunu yazdık: Kim, cinayet işlememiş veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir kişiyi öldürürse tüm insanları öldürmüş gibidir. Kim de o canı yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur. Elçilerimiz onlara apaçık delillerle geldiler.Buna rağmen onların çoğu hemen sonra yeryüzünde azgınlık yapmaya başladılar.

  • MAİDE Suresi 59. Ayet

    De: “Kitaplılar! Allah’a, bize indirilene ve önceki indirilenlere inandık diye mi yoldan çıkmış olan çoğunluğunuzla bize karşı nefret besliyorsunuz?”

  • MAİDE Suresi 62. Ayet

    Onların çoğunu günahta, düşmanlıkta ve haram yemekte koşuşurken görürsün. Yaptıkları ne kötü!

  • MAİDE Suresi 68. Ayet

    De, “Kitaplılar! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça hiçbir dayanağınız olmaz.” Rabbinden sana indirilenler, onların çoğunun azgınlık ve inkarını arttırır. İnkarcı toplum için kendini üzme.

  • MAİDE Suresi 71. Ayet

    Test edilmeyeceklerini sandılar, körleşip sağırlaştılar. Sonra Allah yönelişlerini kabul etti; fakat buna rağmen çoğu yine körleşip sağırlaştı. Allah Yaptıklarını görmekte.

  • MAİDE Suresi 81. Ayet

    Allah’a, peygambere ve ona indirilene inansalardı, onları dost edinmezlerdi. Ne var ki, çoğu yoldan çıkmış bulunuyor.

  • MAİDE Suresi 103. Ayet

    Belli bir erkek ve dişi kombinezonuyla yavrulayanların, yemin sonucu salıverilenlerin, arka arkaya iki erkek doğuranların ve on kez döl veren erkek develerin haram edilişini Allah onaylamıyor; inkarcılar Allah’a iftira ediyor. Çoğu akletmez onların.

  • EN’AM Suresi 37. Ayet

    “Ona Rabbinden bir ayet (mucize) inmeli değil miydi!,” diyorlar. De ki: “Allah istediği an bir ayet indirebilir; fakat çoğu bunu bilmez.”

  • EN’AM Suresi 111. Ayet

    Onlara melekleri indirsek, kendileriyle ölüler konuşsa ve her şeyi getirip önlerine toplasak, Allah’ın diledikleri hariç, yine inanacak değillerdir. Fakat çoğu bu gerçeği bilmez.

  • EN’AM Suresi 137. Ayet

    Böylece onların (Tanrı adına hüküm veren) ortakları, çocuklarını öldürmeyi bile müşriklerin çoğuna iyi bir şeymiş gibi gösterdiler.Böylece onları mahvettiler ve dinlerini karıştırıp bozdular. Allah dileseydi bunu yapamazlardı. Onlardan ve uydurdukları şeylerden uzak dur.

  • ARAF Suresi 102. Ayet

    Çoğunu, verdikleri sözü tutanlar olarak bulmadık, aksine çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

  • ARAF Suresi 187. Ayet

    Sana o saatin (dünyanın sonunun) ne zaman geleceğini soruyorlar. “O’nun bilgisi Rabbimin yanındadır,” de. Onu vakti gelince O’ndan başkası ortaya çıkarmaz. Göklere ve yere ağır gelen o saat size ansızın gelecektir. Sanki ondan haberdar imişsin gibi sana soruyorlar. “Onun bilgisi Allah’ın yanındadır,” de.Fakat insanların çoğu bilmez.

  • TEVBE Suresi 34. Ayet

    Ey inananlar, din bilginlerinin ve din adamlarının çoğu halkın parasını hakketmeden yerler ve Allah’ın yolundan saptırırlar. Altın ve gümüşü yığıp Allah yolunda harcamayanlara acı bir azap müjdele.

  • YUNUS Suresi 55. Ayet

    Göklerde ve yerde olanlar elbette Allah’ındır. Allah’ın sözü tamamıyla gerçektir; fakat onların çoğu bilmez.

  • YUNUS Suresi 60. Ayet

    Allah adına yalan uyduranlar diriliş gününü düşünmezler mi? Allah insanlara karşı bol lütuf sahibidir; ancak onların çoğu şükretmez.

  • YUNUS Suresi 92. Ayet

    “Senden sonraki kuşaklara ibret olman için bugün senin cesedini koruyacağız. Ne var ki insanların çoğunluğu işaretlerimizden habersizdirler.”

  • YUSUF Suresi 8. Ayet

    (Kardeşleri) demişlerdi ki: “Babamız, Yusuf ve (öz) kardeşini bizden daha çok seviyor, biz ise çoğunluğuz. Babamız açıkça yanlış bir tutum içindedir.

  • YUSUF Suresi 15. Ayet

    Onu götürdükleri ve kuyunun dibine atmak için topluca karar verdikleri sırada biz ona: “(Üzülme) Onların bu yaptıklarını, hiç farkında olmayacakları bir anda onlara anlatacaksın,” diye vahyettik

  • YUSUF Suresi 38. Ayet

    “Ben, atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmak bize yakışmaz. Bu, Allah’ın bize ve halka olan lütfudur. Ancak insanların çoğu şükretmez.”

  • YUSUF Suresi 40. Ayet

    “O’ndan başka taptıklarınız, sizin ve atalarınızın uydurduğu isimlerden ibarettir. Allah onlara her hangi bir güç vermemiştir. Hüküm, ancak Allah’ındır. Yalnızca kendisine kulluk etmenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur. Ne var ki halkın çoğu bunu bilmiyor.”

  • YUSUF Suresi 68. Ayet

    Babalarının kendilerine emrettiği yerlerden girdiler. Bu, onları Allah’ın hiç bir takdirinden kurtaramazdı; ancak Yakup onlardan bunu istemekte özel bir nedene sahipti. O, kendisine öğrettiğimiz belli bir bilgiye sahipti; fakat halkın çoğu bilmez.

  • RAD Suresi 1. Ayet

    A.L.M.R. Bu (harfler), kitabın mucizeleridir. Rabbinden sana indirilen, gerçektir; fakat halkın çoğu inanmaz.

  • İBRAHİM Suresi 36. Ayet

    “Rabbim, onlar, insanlardan bir çoğunu saptırdılar. Beni izleyenler bendendir. Bana karşı gelenlere gelince, elbette sen Bağışlayansın, Rahimsin.”

  • NAHL Suresi 38. Ayet

    “Allah ölmüş olanı diriltmez diye tüm güçleriyle Allah’a yemin ederler. Hayır, O’nun verdiği gerçek bir sözdür o. Ancak insanların çoğu bunu bilmiyor.

  • NAHL Suresi 83. Ayet

    Allah’ın nimetlerini çok iyi tanıdıkları halde onları inkar ederler.Onların çoğu kafirlerdir.

  • ENBİYA Suresi 24. Ayet

    O’nun dışında tanrılar mı edindiler? De ki, “Delilinizi getirin. Bu, benim çağımdakilerin de mesajıdır, benden öncekilerin de mesajıdır.” Ne var ki, onların çoğu gerçeği bilmediğinden yüz çevirirler.

  • FURKAN Suresi 44. Ayet

    Onların çoğunun gerçekten işittiklerini yahut anladıklarını mı sanıyorsun? Onlar sadece çiftlik hayvanları gibidir; hayır, yolca daha da sapıktırlar.

  • ŞUARA Suresi 103. Ayet

    Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.

  • ŞUARA Suresi 121. Ayet

    Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.

  • ŞUARA Suresi 139. Ayet

    Böylece onu yalanladılar. Nihayet biz de onları yok ettik. Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.

  • ŞUARA Suresi 158. Ayet

    Ve ceza onları yakaladı. Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.”

  • ŞUARA Suresi 190. Ayet

    Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.

  • ŞUARA Suresi 223. Ayet

    Kulak verirler; ancak çoğu yalancıdır.

  • NEML Suresi 61. Ayet

    Yeryüzünü bir yerleşim merkezi yapan, aralarından ırmaklar çıkaran, üzerine sağlam dağlar yerleştiren ve her iki suyun arasına bir engel koyan kimdir? Allah ile birlikten bir başka tanrı mı? Doğrusu, onların çoğu bilmez.

  • KASAS Suresi 78. Ayet

    Dedi ki, “Tüm bunlar bana, bilgi ve becerimden dolayı verildi.” Ondan önce, kendisinden daha büyük bir güce ve sayısal çoğunluğa sahip nice nesilleri Allah’ın yok ettiğini bilmezmi?Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz.

  • RUM Suresi 6. Ayet

    Allah’ın vermiş olduğu sözdür. Allah sözünü bozmaz; fakat insanların çoğu bilmez.

  • RUM Suresi 30. Ayet

    Bir tek Tanrıcı olarak kendini dine adamalısın. Nitekim, Allah insanları böyle bir yaratılış ile donatarak yaratmıştır. Allah’ın yaratışında değişiklik olmaz. Bu, tam yetkin bir dindir, fakat insanların çoğu bilmez.

  • SEBE Suresi 36. Ayet

    De ki, “Rabbim nimetleri dilediğine bol verir veya kısar. Ama halkın çoğu bilmez.”

  • SEBE Suresi 28. Ayet

    Biz seni tüm halka bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak halkın çoğu bilmez.

  • MÜMİN Suresi 57. Ayet

    Göklerin ve yerin yaratılışı, insanın yaratılışından daha büyük bir şeydir. Ne var ki halkın çoğu bilmez.

  • MÜMİN Suresi 61. Ayet

    Allah, geceyi dinlenmeniz için yaratan ve gündüzü de aydınlık yapandır. Allah halka karşı büyük lütuf sahibidir, fakat halkın çoğu şükretmez.

  • FUSSİLET Suresi 4. Ayet

    Bir müjdeci ve bir uyarıcıdır. Ancak onların çoğunluğu ondan yüz çevirmiştir; onlar işitmezler.

  • DUHAN Suresi 39. Ayet

    Biz onları ancak belli bir amaca göre yarattık. Ne var ki onların çoğu bilmezler.

  • CASİYE Suresi 26. Ayet

    De ki “Sizi Allah diriltir ve öldürür. Sonra, gerçekleşmesinde kuşku bulunmayan Diriliş Gününde sizi bir araya toplar. Fakat insanların çoğu bilmez.”

  • HUD Suresi 119. Ayet

    Rabbinin acıdıkları hariç. Bunun içindir ki onları yarattı. Rabbinin sözü yerine gelmiştir: “Cehennemi cinler ve insanlarla, topluca dolduracağım.”

  • YUSUF Suresi 102. Ayet

    Bunlar, sana vahyettiğimiz geçmişin haberleridir. Onlar topluca karar alıp düzen kurarlarken sen onların yanında değildin.

  • HİCİR Suresi 39. Ayet

    Dedi ki: “Rabbim, beni yoldan çıkarttığın için, onları yeryüzünde ayartıp topluca saptıracağım.”

  • SECDE Suresi 13. Ayet

    Dileseydik herkese hidayetini verirdik. Ancak, cinlerin ve insanların bir kısmıyla cehennemi topluca dolduracağıma dair sözüm gerçekleşmiştir.

  • SAD Suresi 85. Ayet

    “Cehennemi seninle ve onlardan seni izliyenlerle topluca dolduracağım.”

  • SEBE Suresi 20. Ayet

    İblis, onlar hakkındaki beklentilerini doğru çıkardı. İnanan bir grup hariç ona uydular.